Gönderen Pinkfreud / 29 Nisan 2010 Perşembe / 26 Comments / yazı
Öğreneceğiz
Ben babasız büyüyen bir kadın olarak hayatıma giren tüm erkeklere değişik anlamlar yükledim. İstediğim kitabı “getireceğim” diyip getirmeyen kitapçıdan, ilk aşık olduğum adama kadar her insana bambaşka anlamlar hem de. Savunma mekanizmam böyle işler benim. Sevgililerim babamdır, babam iyidir. Fakat babasız kalırsam O kötüdür, babam değil. Biliyorum ki yalnız değilim, arkadaşlarımın gözümün önünde yaşadığı ayrılıkları gördükçe kendime bir kabuk ördüm, kendim ilişkilerimi de bitirdikçe kabuğum gitgide çelik bir zırha dönüştü, en sonunda kadınlıktan çıktım bir tank oldum.
Ama ayrılığın en sevdiğim tribi de Haydarpaşa’da kollarını açıp “seni yeneceğim İstanbul” diye bağıran taşradan yeni gelmiş insan misali hırs küpüne dönüp kaplanlaşmak. Tam o an, yalnız kaldığına inandığın an bütün erkeklerden, bütün insanlardan üstün olduğuna inandığı bir an geliyor insanın. “Beni üzeni ben hiç umursamam, hayattaki en değerli varlık benim, kimse de benden değerli değil, olamaz da, hiiiç çabalamasın valla” diye kendini teselli edip bir anda Gloria Gaynor oluyorsun. “I Will Survive”ı söyleyerek yollarda dolaşıyorsun. Tabii şarkı üç dakika sürüyor, en azından bendeki versiyonu öyle.
Ama şarkı bitinde gerçek dünya bir anda geri geliyor. Mesela; ayrılık dediğimiz insanın gözünü kör eden, bütün algılarını dünyaya kapatan, silikleştiren bir şey. Kendi mutsuzluğundan çok karşı tarafın mutlu olacak olma düşüncesi bile delirtiyor insanı. Öyle ki milyonların okuduğu köşenizden eski kocanızın 20 yıl önce ölen bir sanatçıya dert yanmasını gerçek aşk sanabilirsiniz. Gözünüz kördür, farklı bir körlük ama, görmek istediğini görür, beyninizin emrindedir, ama değişik bir farkındalıkla. ..
İşte tam böyle delirmeye ramak kalan durumlarda kadınlara mantığı yerine kullanabileceği bir kişi lazım. Biz ona “en iyi arkadaş” diyoruz. Bu arkadaş yeri geldiğinde “senden daha iyisini mi bulacak” diye bizi gazlamalı, yeri geldiğinde “Facebook’da ortak arkadaşlarımızda aradım yeni sevgilisi hiç de güzel değil” diyerek dedektiflik yapıp rahatlatmalı.
Garip de bir yandan ayrılık… “Aa çok da mutluydunuz” sorusuna –bazen alaycı tonda da gelebilir bu cümle, sakın şaşırmayın- cevap verememek. Demet Akalın’ın –beğensek de beğenmesek de- Türkiye’nin en başarılı pop starlarından biri olup hala İbrahim Kutluay’a nispet yapan şarkılar söylemesi demek.
Ayrılık unutamamak demek, içimizdeki çocuğun çalınan lolipopunu geri istemesi demek, ağlamak demek, kimselere gözyaşı göstermemek demek. Ayrılık O’nu hala düşünmek demek. Kendi kendini bitirmek, adamın dudağının tadını saçma sapan insanlarda arayıp bulamamak demek.
Ayrılık güçlü olmayı öğrenmek demek.
Ama ayrılığın en sevdiğim tribi de Haydarpaşa’da kollarını açıp “seni yeneceğim İstanbul” diye bağıran taşradan yeni gelmiş insan misali hırs küpüne dönüp kaplanlaşmak. Tam o an, yalnız kaldığına inandığın an bütün erkeklerden, bütün insanlardan üstün olduğuna inandığı bir an geliyor insanın. “Beni üzeni ben hiç umursamam, hayattaki en değerli varlık benim, kimse de benden değerli değil, olamaz da, hiiiç çabalamasın valla” diye kendini teselli edip bir anda Gloria Gaynor oluyorsun. “I Will Survive”ı söyleyerek yollarda dolaşıyorsun. Tabii şarkı üç dakika sürüyor, en azından bendeki versiyonu öyle.
Ama şarkı bitinde gerçek dünya bir anda geri geliyor. Mesela; ayrılık dediğimiz insanın gözünü kör eden, bütün algılarını dünyaya kapatan, silikleştiren bir şey. Kendi mutsuzluğundan çok karşı tarafın mutlu olacak olma düşüncesi bile delirtiyor insanı. Öyle ki milyonların okuduğu köşenizden eski kocanızın 20 yıl önce ölen bir sanatçıya dert yanmasını gerçek aşk sanabilirsiniz. Gözünüz kördür, farklı bir körlük ama, görmek istediğini görür, beyninizin emrindedir, ama değişik bir farkındalıkla. ..
İşte tam böyle delirmeye ramak kalan durumlarda kadınlara mantığı yerine kullanabileceği bir kişi lazım. Biz ona “en iyi arkadaş” diyoruz. Bu arkadaş yeri geldiğinde “senden daha iyisini mi bulacak” diye bizi gazlamalı, yeri geldiğinde “Facebook’da ortak arkadaşlarımızda aradım yeni sevgilisi hiç de güzel değil” diyerek dedektiflik yapıp rahatlatmalı.
Garip de bir yandan ayrılık… “Aa çok da mutluydunuz” sorusuna –bazen alaycı tonda da gelebilir bu cümle, sakın şaşırmayın- cevap verememek. Demet Akalın’ın –beğensek de beğenmesek de- Türkiye’nin en başarılı pop starlarından biri olup hala İbrahim Kutluay’a nispet yapan şarkılar söylemesi demek.
Ayrılık unutamamak demek, içimizdeki çocuğun çalınan lolipopunu geri istemesi demek, ağlamak demek, kimselere gözyaşı göstermemek demek. Ayrılık O’nu hala düşünmek demek. Kendi kendini bitirmek, adamın dudağının tadını saçma sapan insanlarda arayıp bulamamak demek.
Ayrılık güçlü olmayı öğrenmek demek.
Etiketler:
yazı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
26 yorum:
çok ironik, ben de buyum!
dağıttın beni olmadık bi vakitte...:|
Demet Akalın'ı biz erkeklere bırakın artık :(((
çok güzel olmuş ve garip bi şekilde hem acıtıcı hem gülümsetici. iyi ki varsın pinkfreud
tam zamanında böyle bir yazıyı okumuş olmam çok manidar...kendimden cok sey buldum...ayrılık sürekli o yarayı deşmek istemek demek,onunla mutlu olamayacagını bile bile onunla olmak istemek demek...benim icin cok sey demek...
ya sen süper bi gözlemcisin hepimizin sesi oldun blogu da takibe aldık :)
çok güzel anlatmışsın. hepimizin bi parça düşünüp de kelimelere dökemediği şeyleri birleştirmişsin. blogun hayırlı olsun bundan sonraki yazılarının sıkı takipçisiyim artık :)
oha çok sevindim bi blog açtığına..inşallah bi hevesle açıp bi hevesle yazmaktan sıkılmazsın uzun uzun.biz seni okumayı çok seviyoruz ve tweetrda kş yazıların tadı damağımızda kalıyo kısa oldukları için.
oha çok sevindim bi blog açtığına..inşallah bi hevesle açıp bi hevesle yazmaktan sıkılmazsın uzun uzun.biz seni okumayı çok seviyoruz ve tweetrda kş yazıların tadı damağımızda kalıyo kısa oldukları için.
gençken kendini güçlü hissediyorsun, yalnızlık koymaz gibi geliyor da yaşlılığı da var bu hayatın :)
ayrılık tırnağın etten sökülmesi gibi birşey.. çok acıtır!
tırnağın yerine yenisi gelir ama eskiye nazaran şekilsiz olur.. zaman gerekir, ağlarsınız, unutamazsınız, beklersiniz, ama hayat devam eder tırnak da uzamaya..
ama bir de ayrılık bi gün "ahanda budur!" diye kafan dank etmesini sağladığı o ilaç gibi aşkı, huzuru farketmeni sağlayacak yegane deneyimdir ayrıca. vay be ne cümle kurdum kendim bile beğendim.
blog dünyasına hoş geldin :)140 karakterden daha fazlasını görecek olmak süper! ayrılık konusunda doktoramı yazıyorum, eskiden gaza getiren yakın arkadaşlarım olmadan yapamazdım şimdi ben oldum o gaz verenlerden :) bu da benim blog baktım da son ayrılıktan beri içime atilla ilhan kaçmamış kalmışım orda :)http://yagmurgs.blogspot.com/
ben de bu kadının niye bir blogu yok diye düşünüp duruyordum.. gecikmiş bir karar ve fakat yerinde bir karar.. açılış için çok dikkat çekici bir konu seçilmiş herkesin müzdarip olduğu dert hali hazırda.. gelecek yazıları bekliyoruz o vakit..
kadınları gazlayan kişinin mantığın yerine geçmesi biraz gerçekdışı..Kadınlar mantıksız olarak istediklerini inansada inanmasada duymak ister. Yani gazcı arkadaş mantığının yerine geçmez. Bir nevi mastürbasyon unsuru yaratır.
ayrılık yaşananları hatırlamaktan zevk alıyor gibi işkence etmektir kendinize.
sürekli tekrarlar,
henüz 3 dakikalık bir şarkım bile yok benim...
140 karakterden fazla olunca daha da bi keyifli oluyomuş.söylenecek daha çok sözün olmalı eminim.heyecanla ve merakla bekliyorum
Yazılarınızı okumak çok keyifli. Blogunuzu takibe almak şart oldu. Kelimeleriniz canlı gibi, iyi ki yazıyorsunuz...
blog açman iyi olmuş iyiii.
seni okumak kitap seçmek gibi dnr'dan.. ''şu kitabada bi göz atayım, a şu sayfayıda bi okuyayım'' derken yazdığın şeyleri çooktaan kafamda senaryoya çevirmiş oldum bu yazınla, tıpkı dnr'daki gibi :)) twitter-berkmannn ;))
Her iyi kısa filmcinin uzun metraj çekemeyeceğinin ya da her iyi öykücünün iyi bir romancı olamayacağının kanıtı gibi olmuş.
=)
ayrılık i will survive parçasını gloria'dan diil de cake'den dinlemek gibi bişi...
ne çok şarkı varmış bi de ayrılıklı düşündüm de... waycanınasını...
hımsss...
Çok güzel benzeştirmelerin var ..çok bizce. okurken,insan kendine dönüyor.."ya evet böyleydi" diye diye ..
Guclu olmak da kabuga ihtiyac duymamak demek. Tabi yapabilene guzel. Guzel yazi. Emege saygi. :p
Yorum Gönder